Anı1
Üniversitedeyken bir arkadaş grubum vardı. Tanıştığımızda onların yaşı 21 civarında benimkiyse 18'di. Okunan, dinlenen ve beğenilen şeyler elden ele dolaşır, yayılır ve grup içinde ünlenirdi. Bir gün bir kitap geldi. 24 yaşındaki bir yazar tarafından kaleme alınmış 567 sayfalık bir kitap. Bir anda herkesin elinde o kitabı görmeye başlamış ve herkesten o kitabı dinler olmuştum. Ben henüz okumadığım için kimse konusundan söz etmiyor fakat ne kadar etkileyici ve güzel olduğundan bahsediyordu. Herkesin ilham aldığı kutsal bir kitap haline gelmişti. Kitaba karşı olan beğeninin yanı sıra yazara karşı olan bir gıpta da söz konusuydu hem. O "İlahi" kitabı sadece 24 yaşındayken yazmıştı. Yazmaya hevesli çok insan vardı içimizde ve bu insanlara kendilerini sorguya çekmek için bir neden sunulmuştu. İyi bir yazar olmanın ya da en azından okunmaya değer kitap yazmanın 40 yıllık bir hayat deneyimi ardından gerçekleşmesi gereken bir eylem olmadığının kanıtı gibiydi. Ben de 24 yaşına gelene kadar bir kitap yazmalıyım diyordu herkes.
Bense bu kitabı ısrarla uzun süre okumadım. Yazarın diğer kitaplarını okumaya başlamıştım ama o "özel" kitabı sona bırakmak istiyordum. Öyle de yaptım. Bitirdikten sonra o cümleyi ben de kurdum: "24 yaşıma gelene kadar bir kitap yazmalıyım".
Anı2
Üniversiteye girdikten sonra gelen ilk yaz mevsiminde, bir gazetecinin yanında asistan olarak çalışmaya başladım. Hayallerimden biri; bir gün köşe yazarı olabilmekti. Çoğul eki kullanıyorum çünkü insanın hayal ettiği "bir" rakamıyla sınırlı kalmıyor. Sanırım garip de olurdu sadece bir tek şeyi hayal etmek.
Bugün
O kitabı okuduktan sonra kurulmuş o cümle, gruptaki kimse tarafından gerçekleştirilemedi. Hepsi 24 yaşını geçtiler. Ben de kitap falan yazmış değilim.
O yazdan beri basınla savrulup duran ve öngörülmesi güç bir ilişkim var. Birtakım dergiler için birtakım kalıplar içine sığdırılması "gereken" yazılar yazıyorum. Fakat köşe yazarı falan da olmuş değilim.
İlk başarısızlığın sorumlusu tamamıyla benim. İkincisi için ise sorumlu tutulabilecek başka makamlar, kişiler, koşullar ve sistemler bütünü olduğunu söyleyerek kendimi rahatlatabilirim-bilirdim-.